Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, seçmeli dersleri azaltmadıklarını, kaldırmadıklarını ama kategorize ettiklerini belirterek, “Dedik ki çocuğumuz yani matematik, fizik, kimyayı değil de seçmeli ders olarak bunlardan sadece bir tanesini seçsin. Geriye kalan iki seçmeli ders hakkını da başka alanlarda kullansın. İki kategoriye ayırdık. Bir tanesi, bu toplumun temel değerlerini yansıtacak derslerimiz var. Bir de kültür, sanat ve spor derslerimiz var. Bu derslerden de birer tane alsın dedik.” dedi.
Bakan Tekin, CNN Türk Hafta Sonu Programı’nda Hakan Çelik’in gündemle ilgili sorularını yanıtladı.
Liselerde sınıfta kalmanın yeniden uygulamaya konduğunun hatırlatılması üzerine Tekin, “Sınıfta kalmayla ilgili mevzu, öğretmenler odasındaki arkadaşlarımızın ortak kanaati olarak gündeme geldi. Bütün öğretmenler istisnasız, öğrencilerin herhangi bir bariyere takılmaksızın sınıf geçmelerinin kendi akademik birikimleri, itibarları açısından soruna sebebiyet olduğunu, öğrenci üzerine bu anlamda herhangi bir rehberlik yapamadıklarını söylediler. Bizatihi öğretmenler odasındaki bu talep, zaten kısa vadede almayı düşündüğümüz tedbirlerden bir tanesiydi.” diye konuştu.
Eğitimcilerin sınav baskısından kurtulmanın yararlı olduğunu değerlendirdiğini söyleyen Hakan Çelik’in “Bu sınavlar ne zaman bitecek?” sorusuna Bakan Tekin, bu değerlendirmeye katıldıklarını, nihayetinde doğru olanın kademeler arası geçiş de dahil olmak üzere öğrencinin üzerinde sınav baskısını kaldıracak bir mekanizmanın kurulması olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da dün 2023-2024 Eğitim Öğretim Yılı Açılış Töreni’nde bu konunun altını çizdiğini aktaran Tekin, “Sınav baskısından artık çocuklarımızı kurtarmamız gerekiyor.” dedi.
Bakan Tekin, “Nasıl yapacaksınız?” sorusu üzerine, şöyle konuştu:
“Bununla ilgili spekülatif bir şey olmasın diye detaylı şekilde hazırlıklarımız bittikten sonra konuşalım. Daha önceki kurgumuz şuydu; öğrencilerimizin kendi yetenekleri, kabiliyetlerini, uygun yaşlarda tespit edip bu kabiliyetlerine göre çocuklarımız ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarına yönlendirelim. Kabaca çerçevemiz bu. Dünyanın birçok ülkesinde bu uygulanıyor.”
Bu kapsamda velilere de çağrıda bulunan Tekin, “Velilerimizden ısrarla kendi önceledikleri meslekleri değil de çocuklarımızı yetkin oldukları meslekleri tercih etmeleri konusunda özgür bıraksınlar. Kendi hayalimizdeki meslekleri çocuklarımıza dayatmayalım. Çocuklarımızın kendi yetkinliklerini, yeterliliklerini, kabiliyetlerini ölçmek istiyoruz, bize destek olsunlar.” dedi.
“Okullarımızda kayıt ücreti, bağış, bunların hiçbirisi yok”
Milli Eğitim Bakanı Tekin, “Ödenekler ihtiyaçları karşılayacak seviyede olmadığı için mi okul kayıt paraları alınıyor?” sorusu üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Şimdi burada iki konuyu belirtmek lazım. Bunlardan bir tanesi doğrudur, okul bazlı olarak gönderdiğimiz bütçe, okullarımızın ihtiyaçlarını belki asgari düzeyde karşılıyor. Yani oradaki eleştirilere katılabilirim. Okullarımızın, yani 74 bin kurumun asgari ihtiyaçlarını gideriyoruz ama her okulda farklı ihtiyaçlar ortaya çıkabilir. Onlarda da elimizden geldiğince destek oluyoruz. Biz bunu kesinlikle tasvip etmiyoruz. İkinci boyutu da çocuk adrese dayalı nüfus kayıt sitemine göre yani coğrafi bilgi sisteminin tanımladığı verilere bir okula kayıt yapma hakkı yokken okula baskı yapıp okul idaresine bu anlamda bağış teklifinde bulunan var. Velilerimizin çok yoğun baskısı var. Tüm bunlar beraberinde bu tartışmaları getiriyor. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Okullarımızda kayıt ücreti, bağış, bunların hiçbirisi yok. Böyle bir talepte bulunma hakları yok arkadaşlarımızın.”
Okullarda iki farklı idare olduğunu, birincinin bakanlığın görevlendirdiği okul yönetimi, ikincisinin de okul aile birliklerinin olduğunu aktaran Tekin, “Bazen velilerimizin aile birliği başkanı olduğu okulda aradığımız standartların üzerinde iyileştirme talepleri var. Bunu da yer yer kamuoyuna intikal ettiği şekliyle alıyorlar. Bunun denetimi, hani rutin veli denetimi gibi denetim yapma imkanımız yok ama burada şunu gayet iyi yapıyoruz. Bakanlık müfettişlerimiz bu konularda bize gelen şikayetleri hassasiyetle değerlendiriyor ve üzerine gidiyoruz bu konunun.” diye konuştu.
“Seçmeli dersleri azaltmadık, kaldırmadık ama kategorize ettik”
Bakan Tekin, “Seçmeli derslerde sanat ve dil alanındaki derslerin sayısının azaltıldığı din derslerinin süresinin arttırıldığı” iddiasının yöneltilmesi ve “Sanat tarihi dersleri duruyor mu?” sorusu üzerine, şunları kaydetti:
“Siz bir veli olarak seçmeli dersin müfredatta neden olduğu konusunda fikir yürütebilirsiniz. Yani seçmeli dersten kastettiğimiz şeyin acaba çocuğun akademik derslerinin aynısının devamı niteliğinde dersler alması mıdır yoksa çocuğumuzun sanatsal, sportif ya da benzeri konularda nefes alabileceği, kendi çocukluğunu yaşayabileceği, farklı ilgi alanlarına yönlenebileceği dersleri alması mıdır? Seçmeli derslerin mantığı burası. Fakat çocuğumuzun seçtiği seçmeli dersin üçünü de matematik, fizik, kimya diye seçmek, çocuğun pedagojik gelişimi açısından da problemli, okuldan soğumasına da sebebiyet veriyor. Biz dedik ki hani tamamen kaldırmayalım ama en azından bu derslerden sadece bir tanesini diğer derslerin takviyesi haline dönüştürelim. Yani seçmeli dersleri azaltmadık, kaldırmadık ama kategorize ettik. Dedik ki çocuğumuz yani matematik, fizik, kimyayı değil de seçmeli ders olarak bunlardan sadece bir tanesini seçsin. Geriye kalan iki seçmeli ders hakkını da başka alanlarda kullansın. İki kategoriye ayırdık. Bir tanesi, bu toplumun temel değerlerini yansıtacak derslerimiz var. Bir de kültür, sanat ve spor derslerimiz var. Bu derslerden de birer tane alsın dedik. Dolayısıyla seçmeli derslerden herhangi bir dersi sistemin dışına atmadık.”
Tekin, adabımuaşeret, Türk sosyal hayatında aile, spor eğitimi, sanat eğitimi gibi ilave seçmeli dersler koyduklarını ama bunların herhangi bir dersin yerine ikame edilmediğini söyledi.
Sadece seçmeli dersler havuzunu kategorize ederek akademik dersleri, toplumsal değerlerle ilgili derslerle sanatsal ve sportif etkinliklerle ilgili dersleri ayırdıklarını dile getiren Tekin, öğrencilerin her kategoriden birer ders seçmelerini istediklerini anlattı.
“Yabancı dil konusu bizim yaramız, bu konu çözülecek”
Milli Eğitim Bakanı Tekin, “Yabancı dili bir türlü niye öğretemiyoruz?” sorusuna, “Bu konu bizim yaramız. Ben iddialıyım, bu konu çözülecek.” şeklinde karşılık verdi.
Bu problemin kaynağının ne olabileceğine ilişkin yaptıkları araştırma ve hazırladıkları raporlara değinen Tekin, bir öğrencinin eğitim öğretim hayatı boyunca aldığı toplam yabancı dil dersi süresi olarak OECD ortalamasının üstünde, iki katına yakın bir yerde olduklarını, materyal konusunda da problem olmadığını belirtti.
Tekin, yabancı dil öğrenmenin birinci koşulunun iyi bir ana dil eğitimi olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Çocuk önce 4 beceri üzerinden ana dilini öğrenecek, sonra yabancı dille ilgili kısma geçeceğiz. Bizim projeksiyonumuz ilkokullarda ana dil eğitimi üzerine odaklanmak. En son yayınladığımız Ölçme Değerlendirme Yönetmeliğimiz de tamamen bunun üzerine odaklanmıştı. Test sınavlarının kaldırılıp yazılı sınavlara dönüşmesi vesaire… Akademik çalışmalarda eksik olduğumuzu düşündüğümüz hususlardan bir tanesi, yabancı dil eğitimini doğru yaş grubunda sunuyor muyuz? Ortaöğretim kurumlarına geldikçe yoğunlaşıyoruz. Bu da bir eksiklik. Bir de süre geçtikte çocuk merkezi sınavlara yani kademeler arası geçişteki sınavlara yaklaştıkça sınav stresiyle yabancı dil öğrenme baskısıyla hareket ediyor.”
Bakan Yusuf Tekin, Eris varyantı nedeniyle Kovid vakaları görülmeye başlarsa, okulların kapanmasının ve çevrim içi eğitime geçilmesinin söz konusu olup olmayacağına yönelik soru üzerine, “Artık okullarımızın kapanması, online sisteme dönmesi dediğimiz bir süreci yaşayacağımız bir dönem olacağına ihtimal vermiyorum. Biz bakanlık olarak okullarımızı sürekli açık tutacak ama bir taraftan sağlıkla ilgili tedbirleri alacak bir politika geliştireceğiz.” şeklinde konuştu.
(Bitti)