Bazılarının en büyük korkusu, bazılarının en büyük tutkusu; uçaklar… Her binişimizde aklımıza onlarca kafa karıştırıcı soru gelir. Mesela uçuş rotasını ekrandan izleyebildiğimiz uçaklarda düz değil de kıvrımlı rotalardan gittiğini görürüz ve sebebini düşünürüz.
Veya minibüs, dolmuş, otobüs gibi diğer araçların kapıları hep sağdayken uçakların binişi neden hep soldan yapılır? İşte tüm bu soruların “Aa, o yüzden miymiş?” dedirtecek cevaplarını anlattık!
Uçaklar, Büyük Okyanus üzerinden uçmuyor. İyi de neden?
Elbette istisnalar var ancak birçok hava yolu şirketi, Büyük Okyanus üzerinden uçuş yapmıyor. Bunun ilk nedeni, uçakların okyanusların üzerinden uçmak yerine karadaki eğri rotaları tercih etmesidir çünkü bu rotalar genellikle okyanus üzerindeki düz rotalardan daha kısa olur.
Haritaya baktığınızda Dünya düz görünür ve hedefe giden yol düz bir çizgiymiş gibi durur ancak Dünya küresel olduğu için kavisli yollar, iki konum arasındaki en kısa mesafe olur.
Diğer bir neden ise kıvrımlı rotaların, uçuş maliyetini düşürmesidir. Böylece tüketiciler için bilet fiyatları da düşer ve hava yolları hem yakıttan tasarruf eder hem zamandan.
Ayrıca birçok uçuş, su kütleleri üzerinde harcanan süreyi en aza indirmeyi ister çünkü fırtınaların karadan ziyade su üzerinde meydana gelme olasılığı daha yüksektir. Üstelik acil iniş için güvenli bir yer de yoktur.
İçeriğin tamamını okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Pilotlar neden düz giderek rotaya ulaşmak yerine eğriler çizerek gidiyorlar?
Dünya; kutuplardan basık, Ekvator’dan şişik olduğu için geoit şekline sahiptir (Düz Dünya’cılar seri kızgın atıyor.). Bu yüzden pilotlar da kutuplara doğru uçarak daha kısa bir yol izlemenin yanı sıra daha az yakıt harcarlar ve böylece eğri bir yol tercih etmiş olurlar.
İki boyutlu bir haritada iki nokta arasındaki çizgisel mesafe insanı yanıltabilir ancak en kısa rotayı bulmak için Dünya’nın eğik yüzeyini de hesaba katarız ve bu da dışarıdan eğri çizerek uçtuğumuz bir görüntüye sebep olur.
İçeriğin tamamını okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Uçaklar, Tibet’in üzerinden de uçmuyor. Peki neden?
Hava yollarının Tibet bölgesinden uzak durmasının ana nedeni, arazinin ortalama yüksekliğinin çok fazla olması ve engebelerden oluşması. Uçaklar çok yükseklerden uçabilse de kabin basıncının düştüğü acil durumlarda uçağın bir havaalanına yönlendirilmeden önce 3.000 metrelik irtifaya inmesi gerekir ve bölgede acil iniş yapabilecek uygun bir alan neredeyse yok diyebiliriz.
Bir diğer neden ise Tibet Platosu ve çevresinin yüksek dağlık bölgelerden oluşması sebebiyle türbülans şiddetini çok daha artıracak olmasıdır. Bunun yanı sıra bölgede uçakların radar sistemini destekleyecek bir sistem de bulunmuyor. Ayrıca yakınlardaki askerî üs, ticari uçuşların geçişini de yasaklıyor.
İçeriğin tamamını okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Diğer araçlara sağdan binilirken uçaklara neden soldan biniliyor ki?
Havacılık ortaya çıktığında denizcilik hâlihazırda vardı ve denizcilik terimleri ya da tasarımları havacılık terimlerine ilham kaynağı olmuştu. Eski zamanlarda teknenin ya da geminin pruvasını istenilen rotaya sokmak için sancak tarafında bir kürek kullanılıyordu. Sağda duran kürek, teknenin ve iskelenin arasında sıkışmasın diye girişler soldan yapılıyordu.
Daha sonra tekne küreği arkaya alındı ancak bu ritüel devam etti ve uçak mühendisleri de aynı tasarımı kullanmayı sürdürdü. Yolcu biniş köprüleri faaliyete geçtiğinde soldaki kapılara göre tasarlandılar ve uçuşla ilgili tüm talimatlar da buna göre hayata geçti. Böylece uçaklara soldan biniş kalıcı hâle geldi.
İçeriğin tamamını okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Uçaklarda köpek olmamasına rağmen neden havlama sesi duyarız?
Uçakla seyahat ederken fark ettiyseniz köpek havlamasına benzer bir ses duyarsınız. Aslında bu ses, uçağın dengede olduğu anlamına gelir. Uçak park pozisyonundan push back (geri çekme) aracıyla geriye doğru itilirken veya motorlar kapatıldıktan sonra duyduğumuz havlama sesi, hidrolik denge sağlanmaya çalıştıkça ortaya çıkar.
İçeriğin tamamını okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Uçaklar, batıdan doğuya doğru daha hızlı uçuyor. Nasıl ya?
Dünya’da jet akımı denilen çok güçlü rüzgârlar bulunur. Bu akım, uçakların uçtuğu irtifadadır ve gittikleri yöne göre daha hızlı veya yavaş gitmelerini sağlayabilir. Dünya döndüğü için hava akımları da kuzey yarım kürede doğuya doğru, güney yarım kürede batıya doğru kayar. Dünya’nın şekli ise her bölgenin farklı hızlarda dönmesini sağlar ve bu farklı hızlar jet akımlarının da kıvrımlı hareketine sebep olur.
Diyelim ki İzmir-Ankara seferi için gidiş-dönüş bileti aldınız. Ankara’ya doğru uçmaya başladığınızda 200 km/sa hızla esen bir jet akımıyla karşılaştınız. Bu akım, kara hızınızı 1000 km/sa hıza ulaştırır. İzmir’e dönerken ise aynı akım, uçağınızın kara hızını 600 km/sa hıza düşürür. Kısacası uçak, batıdan doğuya doğru giderken rüzgâr sebebiyle daha hızlı gider ancak doğudan batıya doğru rüzgâra karşı gideceği için yavaşlar.
İçeriğin tamamını okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
1000 km/sa hızla gidebilen uçaklar, nasıl oluyor da birbiriyle neredeyse hiç çarpışmıyor?
Uçakların birbiriyle çarpışmaması için birçok yöntem var. Bunlardan ilki, eski olsa da hâlâ kullanılabilen “yarım daire kuralı”. Bu yöntemde, uçakların yönlerine bağlı olarak hangi yükseklikte uçmaları gerektiği belirleniyor ve birbirine doğru uçan uçakların aralarında en az 305 metrelik bir dikey uzaklık oluyor.
Ancak uçakların çarpışmamalarını sağlayan asıl önlem, “TCAS/ACAS sistemi”. Otomatik sistem sayesinde uçağın tanımlama kodu yayımlanıp diğer uçaklar tarafından algılanması sağlanıyor ve uçakların konumunu izleyerek trafik kontrolörlerine ulaştırılıyor. Ayrıca TCAS sayesinde pilotlar diğer uçakların yerlerini ve yüksekliklerini de rahatça öğrenebiliyor. Potansiyel bir tehlike varsa sistem, otomatik komutlar ve uyarılar üretiyor.
İçeriğin tamamını okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Uçaklar gökyüzünde neden çok yavaş gidiyormuş gibi görünüyor?
Yakınımızda bulunan nesneleri, daha hızlı hareket ediyormuş gibi algılarız. Mesela arabada giderken yol kenarındaki lambaları (yakın nesne) hızlı, bulutları yavaş hareket ediyormuş gibi görürüz. Bu durum, literatürde “hareket paralaksı” olarak geçiyor. Hareket paralaksı etkisi, nesnenin hareket ettiği mesafenin, bizim görüş alanımızın yüzdesine kıyasla hareket etmesiyle ilgili.
Örneğin yukarıdaki görselde 100 metre uzaklıktaki bir nesne belirli bir yönde 20 metre hareket ederse görüş alanının sadece %25’i boyunca hareket etmiş olur. Fakat 40 metre uzaklıktaki nesne, 20 metre hareket ederse görüş alanından tamamen çıkar. Yani mesafeyi belirlemek için görsel ipuçlarını baz alırız ve hareket paralaksı oluşur. Böylece uçakları da daha yavaş gidiyormuş gibi algılarız.
İçeriğin tamamını okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
İlginizi çekebilecek diğer içerikler: